31 Ocak 2011 Pazartesi

80'lere dair hezeyanların bir örneği olarak...


Abartmasam da olur, son zamanların en hoş tesadüflerinden birisi değildi. Ancak üç gün boyunca tıkılı kaldığım evden çıkmamı engelleyecek, son derece gerekli işleri ertelememe sebep olacak kadar da cazip bir seçenekti, televizyonda 'Staying Alive'a rastlamak... Aslında 80'lerden kalma bir gülünçlük abidesini tercih edip hayati meselelerime boşvermek, kendimle ilgili bayağı bir şey söylemeli; oturup bunun üzerine düşünmeliyim. Ama bu başka bir blogun konusu (muhtemelen hiç okunmayacak bir blogun; zira blog-buddy'm Diloy'un dediği gibi 'Morrissey olmadığın sürece kimse senin kişisel hezeyanlarıyla ilgilenmez). Bu bloga yakışan, pür 80'ler fantezisi 'Staying Alive'ın - ne yazık ki bu kelimeye bel bağlamak durumundayım - ışıltısını hatırlatmak. Yönetmen Sylvester Stallone'nin anlamsız cameo'su bir yanda, gayet şematik ilerleyen hikayesini finaldeki bol lazerli, Halikarnas'tan fırlamış gibi duran Broadway gösterisinde özetlemedeki işçiliği diğer yanda... Saf 80'lerin sindiği çoğu şeyde olduğu gibi, neyin gülünç olduğunun tam anlaşılmadığı, gülünçlükle vefa gösterme isteğinin karışımı bir örnek olarak 'Staying Alive' da 'Kronik Hezeyanlar'ın kapsamında.
Not: Televizyonda 'Dirty Dancing'e denk gelinirse, sadece filmlerin isimleri değiştirilerek aynı yazı bir kez daha dikkate alınabilir, mahsuru yoktur...

Hiç yorum yok: