10 Ağustos 2009 Pazartesi

Audrey nasıl olunur?


İsminin yarattığı beklentiyi karşılayamayan kitaplar kervanına yeni bir katkı mı? Devil Wears Prada'yı büyük bir heyecanla alıp pek de sürüklenmeyince / çarpılmayınca / eğlenemeyince hatta bitirmek istemeyince yaratıcı isimlere daha bir kuşkuyla bakıyor insan haliyle. Ajans Reuters, "How to Be a Hepburn in a Hilton World: The Art of Living with Style, Class, and Grace" gibi bir ada sahip kitabı piyasalarda bulabileceğimizi duyurduğunda (ajans çalışanları da isme vurulmuş olmalı) bu denklem tekrar hatırlandı. Tabii önyargıya kapılmamak lazım ama amazon.com'daki editöryal tahlil pek iç açıcı değil maalesef. Şöyle ki; "Şöhret heveslisi haberlerinin ve myspace profillerinin hükmünün sürdüğü toplumda sınıf, tarz ve cazibe sahibi kadınlara rastlamak daha da zorlaşıyor. Manşetler tanga, rehabilitasyon ve yakışıkalmaz tavırlarla yıkılırken Audrey'ler, Katherine'ler ışıltılarını kaybediyorlar. Ama görünenin aksine erkekler, anneleriyle tanıştırabilecekleri bir kadın arayışında vs." Tamam Paris Hilton'dan epey farklı bir yerlerde ama Audrey, cazibesinin, ışıltısının müstakbel kayınvalideleri tavlamak için kullanılacağını duysa, önce alaycı bir ifade takınır, malum afişteki malum sigarasından derin bir nefes çeker ve malum kitabın yazarı Jordan Christy'yi duman içinde bırakırdı muhtemelen.

1 yorum:

Cengiz Alkan dedi ki...

"İki Hepburn'den hangisi" diye sorulsa, "Katharine" derdim; "Philadelphia Story", "Woman of the Year"ı falan da düşünerek. Katharine'le kıyaslayınca Audrey -tamam farklı yerlerdeler de...- sanki biraz mıymıntı gibi duruyor. Ama ille de Audrey'den söz edeceksen nerede "Breakfast at Tiffany's", nerede "Charade"?.. Sinemanın dışında da bir "tarzı" olsa da nedense insanın aklına hep UNICEF geliyor, eh bu da biraz sıkıcı.